55 Yıllık Dinmeyen Acı!

Tarihe 'Kanlı Noel ya da Kumsal Baskını' olarak geçen Kıbrıs'ta tabip binbaşı olarak görev yapan hemşehrimiz Nihat İLHAN'ın eşi ve 3 çocuğunun katledilişinin üzerinden 55 yıl geçmesine rağmen yüreklerdeki acısı hala tazeliğini koruyor.

Hristiyan alemi, en büyük dini günlerinden biri olan Noeli kutlamaya hazırlanırken; Noel kelimesi  Kıbrıs Türkleri ve biz Elazığlılar için acıyı ifade eder.  İlimizde bir caddeye adları verilen Şehit İlhanların bir noel gecesi katledilişini! 
Tarihe ‘ Kanlı Noel ya da Kumsal Baskını’ olarak geçen  o gecede neler yaşanmıştı ?
Tarih yaprakları 24 Aralık 1963’ü gösterirken  Kıbrıs’ın  Lefkoşa şehrinde EOKA militanlarından oluşan bir grup; Kıbrıs Türk  Kuvvetleri Alayında görevli  tabip binbaşı Nihat İLHAN’ın Lefkoşa’nın Kumsal semtinde bulunan evine baskın düzenlemiş çocuklarını banyonun küvetine sokup vücudunu çocuklarına  siper eden anne Mürüvvet 6 yaşındaki Murat, 4 yaşındaki Kutsi ve henüz 6 aylık olan Hakan, otomatik silahlarla taranarak hunharca katledilip şehit edilmişti. O gece evlerinde misafir olarak bulunan 1 kadın ve küçük bir kızı daha katleden militanlar kurşun yağmuruna tutup öldü sandıkları diğer iki kişiyi de yaralayıp kaçmışlardı. Şehit İlhanların katledildiği evleri;  müze haline getirilerek günümüze kadar hiçbir değişiklik yapılmadan korunmuştur. 1 Ocak 1996 yılında Barbarlık Müzesi adı verilerek ziyaretçilere açılan müzeyi her gün yüzlerce kişi ziyaret etmektedir.  
53 yıllık özlem 2016’da son bulmuştu 
92 yaşında  organ yetmezliği nedeniyle tedavi gördüğü Ankara’da 23 Kasım 2016’da hayatını kaybeden Emk. Tümg. Tb. Nihat İLHAN’a  şehit çocukları, Murat, Kutsi ve Hakan babalarına  53 yıl sonra kavuşmuşlardı. 
O gece, Nihat İLHAN neler yaşamıştı? 
Merhum İLHAN katliamın olduğu gecede  yaşadıklarını ulusal bir gazeteye verdiği röportajda  şöyle anlatmıştı:
“Türkiye'de askeri tıp akademisinden mezun olduktan sonra bir helikopter ile Kıbrıs Türk Alayı'na baştabib olarak geldim. O dönemde Türk alayı ile Rum alayı birbirlerinden yüz metre mesafedeydi. Birçok yaralı geliyordu. Eşimi, küçük iki çocuğum ile 3 aylık oğlumu Lefkoşa'nın Kumsal adı verilen bölgesinde kiraladığımız bir eve yerleştirmiştim. Alaya su sağlayan borular önce Rum alayına sonra Türk alayına geliyordu ve suyu sürekli kesiyorlardı. 1960 anlaşmalarına göre de Yunan, İngiliz ve Türk subaylar sürekli biraraya geliyorduk. Rum askerleri oduncu kıyafeti ile gizlice yakınımıza gelip sürekli bizim alay hakkında istihbarat topluyordu. Rum askerleri de Yunan alayının üniformaları içinde geliyor ve bilgi topluyorlardı. Bir defasında Türk ve Rum askerlerine tıp dersleri verirken Rumlar tahtaya benim karikatürümü yaptı. Bu karikatürde ateşin üzerine beni oturtmuşlardı ve 'Beni yakacaklarını' söylediler. Sonra ailemin katledildiği 24 Aralık 1963 tarihinde askeri hastaneye yaralı Türkler gelmiş onlarla ilgileniyordum. Katliam olduğu zaman birkaç gündür eve uğramamış ve ailemden haber alamamıştım. Evimizin yakınında kalan bir Türk çoban geldi ve alay komutanının da bulunduğu bir ortamda Rumların Türk subaylarının ailelerine saldırdığını söyledi. Ne olduğunu anlamadık. Hemen eve gitmek istedim ama alay komutanı izin vermedi. Alay komutanı benden o gün yaşayacaklarımla ilgili asker sözü vererek soğukkanlı olmamı istedi. Ben hala ailemin katledildiğini fark etmiyordum. Zırhlı bir araçla Türkiye elçiliğine gittik. Subay eşleri ve elçilik görevlileri doluydu. Kadınlar ağlıyorlardı. Hala ailemin öldürüldüğünü anlamadım. Üzerim çok kirliydi 'sıcak suyla banyo yapabileceğim bir yer var mı' diye sordum. Banyo yaptım. Ardından Türkiye büyükelçisi beni çağırdı. Bana 'başın sağolsun, eşin ve çocuklarını Rumlar katletmiş' dedi. Katliamın üzerinden 3 gün geçmiş ve benim haberim yeni oluyordu. Ne yapacağımı şaşırdım. İlk sözüm 'Vatan sağolsun' oldu. Telefon bağlantısı kuruldu ve daha sonra Cumhurbaşkanı olan o dönemin Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay beni aradı. Kumsal katliamında ailemin katledilmesinin yanı sıra 35 kişi de yaralanmıştı. Katliam, “Kanlı Noel” diye tarihe geçti.