MAHKÛMLARA SAĞLIKLI BESLENME VE OBEZİTE SEMİNERİ

Elazığ E tipi ceza infaz kurumunda mahkûmlara yönelik: 'sağlıklı beslenme ve obezite ' konulu seminer düzenlendi.

Elazığ E tipi ceza infaz kurumunda mahkûmlara yönelik: “sağlıklı beslenme ve obezite “ konulu seminer düzenlendi.

                                                 

Elazığ E tipi ceza infaz kurumu olarak hükümlü ve tutuklulara yönelik gerçekleştirilen sosyal kültürel ve eğitsel faaliyetler kapsamında farklı alanlarda ve kendi alanlarında uzman kişilerden destek alınarak seminer programları ve sosyal kültürel faaliyetler ( sağlık, kişisel gelişim, eğitim, tiyatro, konser vb.) Düzenlenmektedir. Hedeflerimize ulaşmak amacıyla özel doğu Anadolu hastanesi müdürü sayın Arzu Kibar ve diyetisyen Sinem Saydam hükümlü ve tutuklulara yönelik 16.09.2015 tarihinde: "sağlıklı beslenme ve obezite “ sağlık semineri “düzenlenmiştir.

 

Diyetisyen Sinem Saydam seminerde yaptığı konuşmada,” son yılların en önemli sağlık sorunlarından biri olan obezite (şişmanlık), vücutta aşırı miktarda yağ birikmesidir. Yaşımız, cinsiyetimiz, hatalı beslenme alışkanlıklarımız, hormonal ve metabolik etmenler, yetersiz fiziksel aktivite durumu ve genetik yatkınlık obeziteye neden olmaktadır. Erken dönemde müdahale edilip obezitenin tedavi edilememesi durumunda, obezite; kalp-damar hastalıkları, diyabet, metabolik sendrom, bazı kanser türleri, hipertansiyon, kas-iskelet sistemi hastalıkları, adet düzensizlikleri ve psikolojik rahatsızlıklara yol açmaktadır.

Obezitenin değerlendirilmesinde; bki(ağırlığımızın(kg), boyumuzun(m) karesine bölünmesi ile elde edilen, beden kitle indeksi), bel çevresi ve bel çevresi / kalça çevresi oranının birlikte değerlendirilmesi obezitenin daha doğru tespit edilmesi açısından son derece önemlidir. Yapılan çalışmalara göre ülkemizde obezite görülme sıklığı kadınlarda %41,5, erkeklerde ise %21,2 olarak tespit edilmiştir.

Bizim amacımız, ülkemizde görülme sıklığı giderek artan, çocuklarımızı ve gençlerimizi etkileyen obezite ile etkin şekilde mücadele etmek, toplumun obezite ile mücadele konusunda bilgi düzeyini artırarak, bireylerin yeterli - dengeli beslenme ve düzenli fiziksel aktivite alışkanlığı kazanmalarını teşvik etmek ve böylece ülkemizde obezite ve obezite ile ilişkili hastalıkların (kalp-damar hastalıkları, diyabet, bazı kanser türleri, hipertansiyon, kas-iskelet sistemi hastalıkları vb.) Görülme sıklığını azaltmaktır.

 

BÜTÜNSEL SAĞLIK HEDEFİNE ULAŞMAMIZIN EN ÖNEMLİ ENGELLİ NEDİR?

Sağlığı bütünsel olarak sağlamak için; bedeni de bütünsel olarak ele almak gerekmektedir. Önceleri organ bazında incelenen hastalıklar, bilimsel araştırmalar neticesinde histolojik, sistolojik ve moleküler düzeyde değerlendirilmeye başlanmıştır. Yani bütünün sağlığı tek tek parçaların sağlığı ile de ilişkili olup, parçadaki aksaklık, bütünde aksaklığa, bütünün sağlığının bozulmasına neden olmaktadır. Sağlıklı olması için özenle araştırdığımız bedenimiz de hücreler bütünü olması sebebiyle, yeterli ve dengeli beslenmeye, yeterli kas kitlesine ve sağlıklı işleyen bir sinir sistemine ihtiyaç duymaktadır.

 

Bedenin beslenmesi ile ilgili yeterince bilgiye ulaşıldı. Bedenin ihtiyaç duyduğu besin öğelerini karşılamak için dört temel besin öğesi olan et, süt, tahıllar ve taze sebze ve meyveler tüketilmelidir. Karbonhidrat ağırlıklı zayıflama diyetlerinde, birey hızla kilo verir ancak, kas kayıpları görülür, bireyi halsiz ve hasta düşürür ve vücut ihtiyacından fazla miktarda alınan karbonhidrat yağ olarak depolanır. Kas kitlesinde meydana gelen kayıplar ve yağ kitlesindeki artış organ çalışmalarını da olumsuz etkiler ve daha sonraki aşamalarda uygulanan bu hatalı diyet sonucu birey multiple organ yetmezlikleri ile karşılaşır. Protein ağırlıklı beslenmede ise, proteinin sindirimi ile birlikte açığa çıkan amonyak miktarı artar, bu durumda karaciğer ve böbrek yükü artar, yine aşırı protein tüketimi kemik sağlığını da olumsuz etkiler.

Sağlıklı bireylerde ihtiyaç duyulan enerjinin %55-65'i karbonhidrat, %10-15'i protein ve %25-30'u yağlardan karşılanmalıdır. Bedenin yeterli ve dengeli beslenmesi kadar ruhun da yeterli ve dengeli beslenmesi son derece önemlidir. Ruh soyut olandır onun besinleri de elle tutulamayan aşk, sevgi, hoşgörü, takdir gibi soyut duygulardır. Beden somuttur ve besinleri de somut olduğundan, ihtiyaç duyduğu besinleri sağlamak ve bedeni beslemek, ruhun beslenmesine nazaran, göreceli olarak daha kolaydır. Sonuç olarak, bedenin de, ruhun da sağlıklı işleyişi için, enerji gerekmektedir. Bu anlamda gerek bedenin besinleri, gerek yaşadığımız duygular bize enerji sunarak sağlığımızı olumlu ya da olumsuz etkilerler.

 

Olumsuz his ve duygular, beyin ve sinir çalışmasını da olumsuz etkileyerek vücut çalışması ile ilgili olarak somut etkiler oluşturur. Ağır strese sebep olan olayların ani tansiyon ve şeker yükseklikleri, felç, kalp krizi ve beyin kanamalarına yol açtığı ve kanser hastalarının huzurlu ve mutlu olmaları halinde hastalıklarını yenebildikleri bilinmektedir. Bu anlamda yapabileceğimiz en kolay, en ucuz şeylerden biri, küçük bir kas hareketi ile gerçekleşen gülümsemenizdir.

Tüm bunlara ek olarak yine sağlığın tanımından yola çıkacak olursak, sağlık için yeterli ve dengeli beslenmenin tam olarak uygulanması, bireyin sosyal açıdan da doyurulmasını gereklidir.” Diye konuştu.