Fırat Üniversitesi Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Algoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sibel ÖZCAN, kronik ağrılar hakkında önemli bilgiler vererek, kronik ağrının bir kader olmadığını vurguladı.
Doç. Dr. ÖZCAN, akut ağrının vücudun doku hasarına karşı verdiği doğal bir alarm tepkisi olduğunu, kronik ağrının ise üç aydan uzun süren, kişinin günlük yaşamını ve iş hayatını olumsuz etkileyerek yaşam kalitesini düşüren bir sendrom olduğunu belirtti. Bu tür ağrıların yanma, uyuşma, basınç hissi gibi farklı semptomlarla birlikte görülebileceğini dile getiren ÖZCAN, kronik ağrının vücudun her yerinde hissedilebileceğini söyledi.
Kronik Ağrının Hayat Kalitesine Etkisi Büyük
Doç. Dr. ÖZCAN, kronik ağrının hem fiziksel hem de psikolojik etkiler yaratarak kişinin hareket kabiliyeti, esneklik, güç ve dayanıklılığında azalmaya neden olduğunu; bağışıklık sistemini zayıflattığını, uyku problemlerine, iş gücü kaybına, üretkenlikte düşüşe ve sosyal ilişkilerde bozulmalara yol açtığını ifade etti. Ayrıca, ağrının depresyonu, depresyonun da ağrıyı artırarak bir kısır döngü oluşturabileceğine dikkat çekti.
Kronik Ağrılar Sanıldığından Yaygın
Dünya genelinde insanların %60-65’inin kronik ağrılardan şikayetçi olduğunu belirten ÖZCAN, en sık görülen kronik ağrı türlerinin bel ve boyun ağrıları olduğunu, bu ağrıların nedeninin çoğu zaman fıtık zannedilse de, kireçlenme, disk problemleri ve kas rahatsızlıklarının da etken olabileceğini söyledi.
Ameliyat gerektiren bel fıtığı vakalarının sadece %2-3’lük bir kesimi oluşturduğunu, çoğu bel ve boyun ağrısının ise ameliyatsız yöntemlerle tedavi edilebildiğini ifade eden ÖZCAN; epidural enjeksiyonlar, faset eklem enjeksiyonları, transforaminal enjeksiyonlar, ozon uygulamaları ve radyofrekans (RF) tedavilerinin etkili alternatifler olduğunu söyledi.
Baş, Yüz ve Eklem Ağrılarında Girişimsel Yöntemler
Baş ve yüz ağrılarının da yaygın kronik ağrı türlerinden olduğunu belirten ÖZCAN, migren, gerilim tipi, küme tipi baş ağrıları ile nevraljilerde sinir blokajları ve RF ablasyon gibi girişimsel yöntemlerin kullanılabildiğini aktardı.
Diz, omuz ve kalça gibi eklemlerde görülen ağrıların genellikle osteoartrit (kireçlenme) kaynaklı olduğunu belirten Doç. Dr. ÖZCAN, bu tür ağrılarda kök hücre tedavisi, PRP, ozon ve RF tedavilerinin başarılı sonuçlar verdiğini söyledi.
Nöropatik ve Kanser Ağrılarında Özel Yaklaşımlar
Şeker hastalığı, zona, inme veya felç sonrası gelişen nöropatik ağrılarda da girişimsel tedavi yöntemlerinin etkili olduğunu belirten ÖZCAN, teknolojinin yaygınlaşmasıyla birlikte sırt ağrılarının da arttığını ve bu durumlarda tetik nokta enjeksiyonlarının rahatlama sağladığını ifade etti.
Kanser hastalarının ise ağrı yönetiminde en önemli hasta grubunu oluşturduğunu vurgulayan ÖZCAN, bu hastalarda analjezik ilaçlarla birlikte sinir blokajları, termokoagulasyon, ağrı pompaları ve katater uygulamaları ile yaşam kalitesinin artırılabildiğini söyledi.
“Ağrıların %80-90’ı Tedavi Edilebiliyor”
Doç. Dr. Sibel ÖZCAN, girişimsel ağrı tedavilerinin hem kanser hastaları hem de diğer kronik ağrılı bireyler için önemli bir tedavi seçeneği olduğunu belirtti. Bilim ve teknolojinin sunduğu imkânlarla ağrıların %80-90’ının tedavi edilebilir hale geldiğini ifade eden ÖZCAN, kronik ağrının bir kader olmadığını, doğru teşhis ve tedaviyle yaşam kalitesinin önemli ölçüde artırılabileceğini söyledi.